Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alnından öptüğüm kadar

Arkadaşımı söyledim, tanımadıklarını söylediler. Haliyle bana kim olduğumu söyleyen olmadı. Sonra bir kayıkla okyanus üzerinde açıldık. Ben ve arkadaşım... Dalgalar yükseldi, Balıklar eğlenceden kafamızın üstünden atlayıp duruyorlardı...

İstanbul Time - Timelapse

İstanbul için Timelapse vakti... dedik çektik, bu oldu. Bitmiş değil, sürekli olarak yeni görüntüler gelmekte... Parça parça veya albüm şekilde de sunabilirim zaman içerisinde. Şimdiki Explosions in the sky grubunun 5.gün parçasının eşlik ettiği video parçasında; en güzel ve en manidar bulduğum kare; muhterem ve aciz kalan Ayasofya'mız. Elbet bir gün açılacaktır, eski mânasına varıp içinde Allah diyen ümmet olacaktır... Görüntüler sürekli olarak İstanbul boğazından ibaret olduğundan, 29 ekimin havai fişeklerini de çekmiş bulunduk. Velhasıl Türkün atası da miladı da bellidir. 29 ekimin tek mühimliği şimdi, köprüdeki havai fişekleri. dedik ve link ettik;

Ham Hâl

İnsan'en Âhlak Toprak insan. İnsan toprağı... Yani ham hâl. Şimdi herşey güzel, narin ve sıcak bir ev içinde, iç içine girmiş içmiş kadar sarhoş bir televizyon. Anteni olmuş iki ayaklı umut sinyali. Durmadan sinyal, durmadan uydu kafası... Uymuyor, sonra da uyuyamıyor tabii. Belli karakterli yazma duvarı değil çünkü bu. Nekadar ve ne ekersen onu biçeceğinden, durum değişmiyor.

Gavatlar ve Gargat Ağacı

Resim
Erken doğum yapan anneler de, Çocuğunu başından beri görmemiş anneler de aynı  Aynı çocuklar tekrar ölüyor. Aynı zaman  aynı yöre  aynı acı içinde.  Biz onlarla olacağımıza komşu kardeşlikten, Köpeklerimiz var biraz huysuzlar... Açlık grevi yaptıkları bir döneme girmişiz. “Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.” Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82 Yahudiler öyle yalnız d insiz şerefsiz vb bir ırk mış ki, her alana Gargat ağacı dik mektelermiş. İşin asıl enteresan tarafı da şudur ki, onlar da Ayet lerde , Hadislerde ne yazdığını ne olacağını merak edip inanmış ve uygulamaya geçmişler. Ama akıl oraya kadar gelmiş, sonunda müslümanlar galip olacaklar demiş mi demiş. Bunlar yinede dengeyi bozm

"İdam olmasın" diyen idamlıktır

"İdam olmasın" diyen idamlıktır... Var bir sıkıntı diyorduk, var. İnsanı nefsine tatlı davransın onu kendine çeksin, aman kan çıkmasın dendi edildi ve pisin biri ortaya çıktı. Nefis kötü şey dedik hepimiz, ama sadece kelimeyle yakıştırdık. Oysa baktığında bal gibi görünen o olacak ki: nefis, pek nefis bir şey. İdam meselesi bu konuda insanlık namına mühim bir meseledir. Dini meselesini deyince zulümkâr efendiler olacağımızdan, örnek alınan batılı ülkelerin idam kanunlarına ne diyecekler. Pek sevimli, sevgili geçinmiyorlarmı? Biz kendimizden dinimizden vazgeçtik diye, azgınlık yerini doldurdu. Bu aslında öleceğimiz kadar basit, olacak olası ve insan mantığına etki edecek, rota belirleyecek bir kanundur. Hırsızlık ettiği gerekçesiyle eli kesilen adam. Çok vahşetçe, çok zulüm, vicdansızlık. topu topuna bir banka soymuş, bir gözlük çalmış hadi veya bir sakız çalmış. Sonucunda kendine ait ve hayatında belki bir kez bile düşünmediği o sahiplenmiş duyguyla yaşadığı bedenini

Büyük Fetih için

Ezanla başladık, ezanla biteriz. Tutup da saysan belki bir akşamla yatsı arası, belki duyulmadık, konuşmadık diye yani anlaşılmadık sebebinden yatsı ile sabah arası hikayemdir benim hey hayat. Anladım ben sizi. Siz oldukça dürüst, namuslu, güvenilir ve sözü sağlam insanlarsınız. Zaten siz de kendinizi öyle düşünüyordunuz. Sorun yok, hemfikiriz işte. Adabınızdan belli oluyor. Vakit oldu yazdık, aslında kışa giriyorduk. Sorun onun sıcak bir gülümsemesi olmayışıydı. Yani sorun benim. Yoksa mevsim bitim ayı. Son dönemin meşur moda ayı. Hepimizin özelce, güzelce yaşadığı. Elbette sersem aylardan bir kaç ayıyız. Tüm dünya kedi kadar masum, biz kutup kadar ayıyız. Soğuk kadar soğuk, sıcak zamanı hâd bilmeyen üzülecek olan toplumuz biz. Besmele ile başladığımız tüm yemek ve içeceklere bir bak kaç ton etmiş. Yıllar yılı yemiş içmişiz. Bedenen bir borcu geçtim, aldığımızın yanında verdiğimiz gerçekten kötü kokan nesne. En çok olanımıza benzeyeceksek eğer, tam üstündeyiz. Şimdi mâna

Mehmet Ali Şadoğlu Kitapları

Resim
Mehmet Ali Şadoğlu'nun yayında olmayan kitaplarını temin etmek isteyen beni arayabilir. 4 kitap da bulunmakta ve temizdir... * Mutlak İrade * Akıl mı Kader mi? * Neden Oy Kullanmıyorum * Bilinmeyen Bir Bilgi Fotoğraflar ekte.

ben Sultan Fatih

ben Sultan Fatih Öncelikle siz küfür ehli ve batıl yolların insanları, size bildiriyorum ki varacağınız yol öyle derin ateşten bir çukurdur ki, yapmış olduğun tüm fenalıkların, ria'ların ve sapkınlıkların her katril salise karesi yüzüne dolgun kıvılcımlarla yüzüne vuracaktır... Tez kılıcım dünyada ne icab gerektiriyorsa bedenden kelle koparacaktır. İmparatorluklar yerle bir olacak... Derdik ve biterdi bir zaman... Şimdi işler yorgun, haller darma duman. Duygular desen, işte asıl büyük vurgun yediğimiz bölge... Zor telafiler içerisinde kala kalmış bir gençlik. Ne olduğunu bilmeden küfür kusan, sokak arası zafer kazansan 3 pata edersin ama 5 para etmezsin meseleleri. Bu lafta bunlardan gelme. Bakıyorsunki insan, boş konuşur olmuş. Ya yalan söylediğinden boş konuşur olmuş, ya bol konuşmasından yalan da söyler olmuş, haliyle boş olmuş. Şimdi yıl 2012, ben diyim 2022. biz bu işgalden hainliğe sonra denize sokup çıkarılan aklımızla neyin zaferi, neyin barışı ve neyin adaletini sağ

Gece Sineması (The Night Cinema)

Resim
Kısafilm ister Vimeo'dan;  Gece Sineması Cinema nedir, ne içindir gibi soruların binbir çeşit akla göre değişen çözümlerinden ziyade, bir aşk hikayesini konu aldık çünkü tüm dillerde, ırklarda ve renklerde olsun; bu duygu durumu elbet tanıdık gelecek, ve tüm izleyen kisvesince olmazsa olmazı, sinemanın baş ışık konusudur sevgi meselesi. Bir sinema filminin can alıcı noktalarından bir bölüm diye adlandırılabilir, En doruk noktasında ve izleyenin "hadi artık" demesiyle ramaklaşan dakikalarında başrol hanfendinin seti terketmesiyle Sinema aşkıyla gerçek aşkı ayırt edememesi veya filmi öyle dokundurmuş ki içerisine, gerçeğe baktığı zaman sinemanın gayesi, sahteliği artistlerce rüyadan ibaret olması tamamen idraka gelmesi mühim konu olmuştur. Bir çıkmazda hisser kendini, arkasında Gerçek sevgilisi ama yanında rol icabı da olsa Oyuncu sevgilisi. Başrol adamın da belliki bir sempatizanlığı olmuş ki, olmayan bir oyunun tekrarında farklı triplerle sette rol göstermiştir. Bun

Bir iftar saatli

Günler su gibi gelip geçer derler de inanma. Sen geçip gitmeyi bilmezsin. Günler sanki sususz kalmış günlere acı vakit doğuran zaman melekleriymiş gibi; diyemezsin. Çünkü sen düzeni üzen, suda yol yolda uzay isteyen arsız isimsiz balıklardan başka bir şey değilsin. Günler geçmedi, saflığın taze yumurtalarını kırıp bir tavada yiyemezsin Bir bebeğin her gece diş sağlığını düşünen bir ana kadar olamazsın Geleceğinin tohumlarını sabırla adım adım hazmedemezsin uykusuzluklarda Ummak değil inanmak gerek, son günlerin hatırına belki çok daha yakın olan vakitlere nazaran, dua kapısında ellerini sonsuz derecesiyle açmış bir kul edasında, zaten daha ne diyebilirsin ki onca hıçkırışınla... Yücedir Allah bilmekte olur seni. Sabır deyip bağrına basılmışız İnsan olup sessizliği yutarcasına Aç kitabını da hamd bil ey sefil velet Yaş olmuş ölüm, sen solmuş sokak çocuğu Ateş yak ve düşün, öyle yücedir çözüm Sen bil ki ben yazarım, ben denemeden kazarım.