Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ben olsam böyle bırakırdım

Ben olduğum zaman oluşumu öyle bıraktım. Yaprak gibi döküldü bir şeyler, tozlandı etraf. Sustuğumuz zaman daha hakimiz oluruna o zaman daha halsiz görme bizi. Ben olsam böyle giderdim.

Aylardan E-kime

Resim
aylardan vakit geçsin, bir balığımızı kaybettik. kaybettik derken ne kadar kayba gidebilir. söylüyorum... son balık olma hasediyle onca ırkın sebebi geniş, iştah açamayan su dibindeydik. kaybolmak gibi bir şey olsa en hasadını şimdi yaşıyorduk. ölü balık bana bir şey hatırlattı, ölü bir balığı. çünkü evvelden son dediğim balığımı klozete atıp beklerken ağlamamı, ağlamamıştım. buna şimdi gözlerim yaşarıyor çünkü her balık; çünkü her su, çünkü her nefes; herşeyin içi. bir fotoğraftan daha suskun şimdi, attım eriyip gitmeden açıkça. uğraşamadığım hallerim var. bilmediklerim arasında sadece bir küçük balık. yanımda durdukça ölümünü şaşırdı. onun en yakını ve en uzağı bendim. piç bir balıktı demiyorum elbette, öyleyse gülen yüzlerinize gelsin bu. 30.10.10

Neysek-iyiydi

bir iki dakika. ellilik aşk vardı. elden düşüyor adımlarımız cebimde bir paket sigara var eskibir yer oyunumdu sevmeyip gittiğim birkaç yerden biri eski taşlarla oynadık oynamadığım tüm oyunları görüyorum şimdi eskidi neyseki dakikalar geçtikçe bizi bir yerlere geçiriyor zaman çayırların arasında ev, ve saklan. karanlıkta, küçükte. üzgünlerde kalmış bulunmamış acıları saçıyorum şimdi -diyeceğim an sandım. eskidendi, neysek-iyiydi. cebimde bir paket sigara ellilik bir aşk var elden düşüyorum bir iki dakikalığına biraz üşüyorum şimdi. ... beş yıl sonrasında ilk defa karşılaştığımız an ben bir kaç saat önündeydim hesapladık, toplam yedi saat. ben seni özlediğimi farkettiğimde duy diye, yedi kez dinlenip evet dedim sen beni gördüğünde saat yediyi geçip kafayı yedi belki de yanlış hesap yaptık ailem ve beni başka tanıyanlar bilir 5 yıl oldu derler bir ye(di)mişlik varsa saatlerimizde özlemimizi unutmuşluğumuzdandır herhalde. fsms 19:30 20.10.10

Sonlar Böyledir

s b öyle biri el sallıyor hoş mu geldim hoş mu gidiyorum bir halde üzülmüş yerlerden gidiyorum biraz yalana boyanmış direkler ampüller rüyalarımızı tutuyor. terkediyorum işte aynı mesafeden terkediliyorum belli boşluklarda damlalar düşüyor bilmediğim bir yavaşlıkta gökçekimi-yerçekimi birileri fotoğraf çekiyor ... beraber ıslanmak iyi olurdu aynı damlalar onda da var diyorsun 10.10.10

rengarenkEldivenler

bir şeyi kendine çekmek. tüm mesele bu, derken!... ünlemden sonrası noktalardı şimdiye kadar sahipolduklarımız. sırra giz kaldık, sanrılar dolusu papatya halli ruhlar oldu. daha evvel bulunduğumuz ama, hiç bir zaman istemeyeceğimiz bir yerdeyiz. unutkanlığımız bizi yaşatıyor şimdi. onca numaralar arasından bir merdiven dayayıp bir makinaya uzanmak. içerdeyiz, harf olarak işlenip bir kadının göğsüne yazacaklar sıkı durup. ve sıkı durun! dedik. sadece sade, anlık görüntüler. nasıl ki yaşıyor unutmuşluğumuz. kayıpkorku ellerimiz dolanıyordur bir eldivene, eldiven o. merdivene çıkarken de vardı ellerimizde. seni ben bilmiyorken nasıl sevdiysem... ellerim aydınlık. renkli cetvelleriz. çünkü, bana o küçük çocuğun aklını ver, ellerim senin olsun. renkli bir eldivenim var. küçük çocuk, büyüdüğünde bize küsecektir. büyüdüğünde, çok zor olacak ama üzüleceğiz. karanlık bir odada renk yarıştıracağız. halimiz yettiğince. küçük çocuk bize bir kutu verecek. geleceğini ısmarlamış kadar zor gidecek ell

doğruyu de

bir bardak kahve daha istemeyeceğim sadece bana doğruyu söyle kaç şeker attın buna 18may'ıs09

bak

ışık kısması alınganlığa sarılıp alınmış bir iki kelime bir iki seri halde okuduğunda seveceğin anlam bozması ışık kısması durmadım devam ettim; gece çöker çok kısa oldu gece, gün gibi çökmüş üstüne; gün geceden kalmayaydı, gece şu an gecinde. o düştükçe an'dan sen silindin *şurdanbir perdeden.      şu. gece düşer, düşler. düşler geceler; öyleler... gün çabuk geldiysede geldi, e halin ne? 03.40 eh sahur 16.08

İçyüzgün

içinde yaşanmış yol boyu silsileler ve yüzüğü düşmüş bir adamın külleri ve belki daha neler nelerdik bugün. üzgündüm bilmediğimden

Gündoğmadansı maviler

belki bir susam usamış usanmış belin ince kemerin kemerin kırmızı mı ne bilmediğin bir tondanım dudakların kırmızı mı ne neyse işte sonrasından hiç bir tonunu sevemedim benim de gölgem var benim, senin gündoğmadanmavisi ve uslanmış bir ussun sen artık nefesin esiyor bir günü daha doğurmadan ölüyorsan öl artık yoksa ayıkken işlemediğimiz günahlar bilmemkimin virgülünde aşk belki bir gül evet. bir günün içkırmızısı rengi o da renk mi? herkezin bir yatağı var yataklarında ağırları renkli ağrıları ağlak günleri çok sevmeler sonra çoklardan yoklara artık yollara taşan bir yorganımız var belki bilmediğim bir tondan kemerler o da neyse... gündoğurmalar gündoğmadansı maviler görüyor musun.. nasıl bir yastık bu? 10.04.10. 23.40pm http://www.youtube.com/watch?v=uTnmi3yvykw

Are you an angel?

Dişlerimiz kemikten bir yapı olsaydı, kendilerini yenileyebilirlerdi.  Ama çürükler anca durur, aksi taktirde ilerler. Diş başka bir oluşum... Ruhlar kadar başka.  Asitli içecekler ve çikolata - şeker iyi gelmiyor bunlara, onu anladık. Bize ne yazık ki hiç bir şey iyi gelmiyor, onu da anladık Anlayışlığımızı anlamadık, onu da da anladık anladık da anladık. Vapour Trail http://www.fizy.com/s/1c9boa

Önc

şehir soğuk, benim lirik ağaçlarım var. benim dediğim doğadan çekiştirdiğim 5 sopaydı ilk; ölmüş balıklarımın yerine koyduğum serpilikler. büyürler ki şimdi öyle böyle değil. şehir soğuksa; soğuk, sen şöyle dur. benim epikten söğüt ağaçlarım var. benim dediğim, dedelerinin kollarından ep-ep' budanıp gelip benim elimden tamam diyenlerim. işte... balık kafesinde kök salmacalardayız. 

Ben bir komutan olarak

beni bir kaç gününden gör gerçekten büyük bir nefesim var sonrası malum demiştik sonrası fena sonradan anlaşıldı insan çok konuştuğunda yalan söylermiş insan çok yaşadığında ezbermiş insan insan değilmiş fazla bildiğinde o yüzden benim çocuklarım diğer çocukların balonlarıydı asmalı dinazorlardı öyle küstüm ki onlara öyle samimiydim işte merak etmiyorum ben bundan sonra ejderha dürtülerinin hissi melek kolların hissi gülüşünü ihtiyarlığıma hissi ihtiyaç sahibiyken dudaklarına aslında hiçtiyattaydım bunun anlamı büyük hissi bunun anlamı derin hissi bunun anlamı suskunluk hissi ben şimdi nefes aldıkça bildim dün gece perşembemi çaldın merak etmiyorum ne yaptığımızı bana bir şeyler söyle ama ve olmuşluğundan fazla dürüst ol o kadar dürüst ki o kadar senden ki sen diye bir kişi yok sen sen değilsin ve dediklerin hiç yok işte şimdi anladım alf abeyi çarpma ve bölmeyi yaşarken öğrendik bazen kendimi doğruyorum çok ilginç şey, acıyorum bazen sen kendini doğuruyorsun bazen seni seviyorum bagaj