Erken doğum yapan anneler de, Çocuğunu başından beri görmemiş anneler de aynı Aynı çocuklar tekrar ölüyor. Aynı zaman aynı yöre aynı acı içinde. Biz onlarla olacağımıza komşu kardeşlikten, Köpeklerimiz var biraz huysuzlar... Açlık grevi yaptıkları bir döneme girmişiz. “Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.” Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82 Yahudiler öyle yalnız d insiz şerefsiz vb bir ırk mış ki, her alana Gargat ağacı dik mektelermiş. İşin asıl enteresan tarafı da şudur ki, onlar da Ayet lerde , Hadislerde ne yazdığını ne olacağını merak edip inanmış ve uygulamaya geçmişler. Ama akıl oraya kadar gelmiş, sonunda müslümanlar galip olacaklar demiş mi demiş. Bunlar ...
Düşünmez misiniz? Hayretlik İnsan Hayretlik insanlarla dolu bu dünyada onlarca felaketler nice kavimleri arsızlığı yüzünden kavurup geçirmişken, bir salgın almış başını gidiyor şimdi bizim kavmimizde de. İnsanlar, her baş edilemez musibetlerde ve türlü felaketlerde hep bir ölüm endişesi, ne olacak korkusu ile insanlığın anlık sorgusu başlıyor. Tüm çare bildiklerinden çaresiz dönüşleriyle bocalamış bir endişe ile hakka dönenlerin hikayesi. Biraz bir müddet bu sorguyla çareyi Allah'a teslimiyetle buluyor. Yalnız ona döndürüleceğimizi tekrar anımsıyor, zikir ve ibadetle buluşuyoruz. Keşke daim olsa. Mevla akabinde olacağı da söylüyor: İsrâ Suresi 67. Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür. Hal böyle iken ve hala daha felaket geçmemişken tek çare kalmışlığın getirdiği Allah korkusunu kalbe keskin bir ş...
Yine bir ramazan ayının sonlarında iken itikaf gibi esen düşüncelere talibiz ve yazarız. Anlık yorumların silsilesinden ibaret bir gecedeymişiz gibi dursa da, belki Kadir belki malum bir gece sevgisi. Saydığımız ve ilgi gösterdiğimiz insanlarla birlikte zamanın gölgesini itmekteyiz. Mâna verecek olursak bazı hallere, oldukça aşşağılık bir bilinçteyiz, şefaat diler gibi artık bir kültablasına bile o nazarda . Bir duman olup gideceğimiz, harici bir tiksinti bir kenarayken dahi, çoğu kere akıl etmeyiz ettiklerimizi. Mâna dedik, insana bir yolda yardım ve yataklık etmekten müebbet yiyen mübarek meselemiz. İşte onsuz bu kadar kolsuzuz. Hedef kitleleri ve hedefler hep somut, en son mezar taşları kadar, belki biraz da toprak kadar çokuz. Mübarek bu gecelerin hürmeti ve sevdası az biraz içimize işlese, biraz o huzurdan nasiplensek belki bir pencere aralanır, aralanır da nefes alırız. O nefesle de olur ya, bir ömür ayakta kalırız. Ama tabii ahir zamanda bu kadar hassasiyet kime ve nediye...
Yorumlar