Düşünmez misiniz? Ramazan Ayı
Düşünmez misiniz?
Hayretlik İnsan
Hayretlik insanlarla dolu bu dünyada onlarca felaketler nice kavimleri arsızlığı yüzünden kavurup geçirmişken, bir salgın almış başını gidiyor şimdi bizim kavmimizde de.
İnsanlar, her baş edilemez musibetlerde ve türlü felaketlerde hep bir ölüm endişesi, ne olacak korkusu ile insanlığın anlık sorgusu başlıyor. Tüm çare bildiklerinden çaresiz dönüşleriyle bocalamış bir endişe ile hakka dönenlerin hikayesi.
Biraz bir müddet bu sorguyla çareyi Allah'a teslimiyetle buluyor.
Yalnız ona döndürüleceğimizi tekrar anımsıyor, zikir ve ibadetle buluşuyoruz. Keşke daim olsa. Mevla akabinde olacağı da söylüyor:
İsrâ Suresi 67. Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
Hal böyle iken ve hala daha felaket geçmemişken tek çare kalmışlığın getirdiği Allah korkusunu kalbe keskin bir şekilde işlemenin tam zamanı. Çok az bir süre kaldığımız bu fani dünyada bunda sebat etmeye niyet etmek, gayret etmek ve esasıyla iman etmek gerekiyor. (Ebedi alemde mutlu olmak isteniyorsa - inanılıyorsa.)
Bakara Suresi 216. Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Hamle yalnız Allah'ındır.
Bir kanadımız çekinme ve korku, bir kanadımız umut ve huzur olduğunda daha iyi anlıyor oluruz mânayı.
Anlık şeylerle avunmak mı gerçekten kıymetli, yoksa kıymeti bulmaya emin adımlarla yürümek mi?
Düşünmez misiniz sorusu pek çok ayette geçer de ancak boş işleri düşünürüz.
Bir an evvel gelsin diye beklediğimiz anlardan, bir an evvel geçsin diye beklediğimiz anlardan daha azdır.
Bu teselli değil,
Oysa her anın belli bir süresi var ve ne bir öne ne bir sonraya taşıyabiliyoruz, ne fikirdeysek onunla geçiştiriyoruz.
Sonra bir bakıyoruz ki duvarda binlerce fotoğraf,
Bir daha bakıyoruz milyonlarca nefes,
Biraz daha bak, herkes sırayla gitmiş...
De bakalım hayretlik insan, geçmiş onca zamana hasretlik mi oldun?
Ne anladın? ne kazandın? veya daha ne anlayacaksın? ne kazanabileceksin?
Ne anlıyorsak yalnızca şu an, şu saniye.
Kalbe huzuru işlemek istiyorsan, zikri eksik etmeyeceksin.
Zikirle de amelini tevhid edeceksin.
Bir an, o saniye geldiğinde,
"La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah"
Bir kanadımız çekinme ve korku, bir kanadımız umut ve huzur olduğunda daha iyi anlıyor oluruz mânayı.
Anlık şeylerle avunmak mı gerçekten kıymetli, yoksa kıymeti bulmaya emin adımlarla yürümek mi?
Düşünmez misiniz sorusu pek çok ayette geçer de ancak boş işleri düşünürüz.
Bir an evvel gelsin diye beklediğimiz anlardan, bir an evvel geçsin diye beklediğimiz anlardan daha azdır.
Bu teselli değil,
Oysa her anın belli bir süresi var ve ne bir öne ne bir sonraya taşıyabiliyoruz, ne fikirdeysek onunla geçiştiriyoruz.
Sonra bir bakıyoruz ki duvarda binlerce fotoğraf,
Bir daha bakıyoruz milyonlarca nefes,
Biraz daha bak, herkes sırayla gitmiş...
De bakalım hayretlik insan, geçmiş onca zamana hasretlik mi oldun?
Ne anladın? ne kazandın? veya daha ne anlayacaksın? ne kazanabileceksin?
Ne anlıyorsak yalnızca şu an, şu saniye.
Kalbe huzuru işlemek istiyorsan, zikri eksik etmeyeceksin.
Zikirle de amelini tevhid edeceksin.
Bir an, o saniye geldiğinde,
"La İlahe İllallah, Muhammedün Resulullah"
Yorumlar