Bir Kubbe

Yine bir ramazan ayının sonlarında iken itikaf gibi esen düşüncelere talibiz ve yazarız.
Anlık yorumların silsilesinden ibaret bir gecedeymişiz gibi dursa da, belki Kadir belki malum bir gece sevgisi.
Saydığımız ve ilgi gösterdiğimiz insanlarla birlikte zamanın gölgesini itmekteyiz.
Mâna verecek olursak bazı hallere, oldukça aşşağılık bir bilinçteyiz, şefaat diler gibi artık bir kültablasına bile o nazarda . Bir duman olup gideceğimiz, harici bir tiksinti bir kenarayken dahi, çoğu kere akıl etmeyiz ettiklerimizi.
Mâna dedik, insana bir yolda yardım ve yataklık etmekten müebbet yiyen mübarek meselemiz. İşte onsuz bu kadar kolsuzuz.
Hedef kitleleri ve hedefler hep somut, en son mezar taşları kadar, belki biraz da toprak kadar çokuz.
Mübarek bu gecelerin hürmeti ve sevdası az biraz içimize işlese, biraz o huzurdan nasiplensek belki bir pencere aralanır, aralanır da nefes alırız. O nefesle de olur ya, bir ömür ayakta kalırız.
Ama tabii ahir zamanda bu kadar hassasiyet kime ve nediye? Tüm suçu yüklediğimiz bu salise devriminin son ceremesi olan zamanın ahirliği, durumdan haberli de, haberi yapan yine biziz.
Yani bu medya, dedemin dediği gibi o kadar dangalak bir zümera ki, işte okadar diyelim.
Zihinlere kepenk çekmiş ve sonrasında pıhtılanan insanlığımız, nakit de olmasa neye çalışacakmış...
Rıza için yapılmış az buçuk bir meselemiz vardır da, genelde hep bir Ali Rıza işin içindedir.
Bu geceler belki ihtimali olan zor geceler, biraz daha çay içtiğimiz güzel geceler. O kadar mahkum olduk bazı fincanların dibinde, tatlı çatallarının ucunda ki, öyle mütevazi. Öyle şekersiz çay içmeleri.
Öyleyse evlat kolay yetişmez, başında bir Akşemsettin olmayınca. O evladın evlatları da şemsiyeyle gezinir güneşin altında. Yetinilmeyen yetimlerimiz olduğu sürece bilinç altımızda, tabii yine niyet önemli, edep önemli diyeceğiz...

fsms

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gavatlar ve Gargat Ağacı

Gece Sineması (The Night Cinema)

Dönümler Dolusu